9 Mayıs 2012 Çarşamba

geçen günler

hayaller...
hayaller...
hayaller...
hiç ummadığınız anlarda karşınıza ummadığınız insanlar ummadığınız duyguları yeşertip kaçıp giderler... yahut da gitmeleri gerektir. rabbim bir anda çıkartır karşımıza ve bizi sınar. rabb'in verdiği herşeye gönlümüz razı. lakin kullar almasa. hoş ona da sözümüz var rabb izin vermese dahi o kul da alamaz ya... velhasılı geçelim geçen günlere...
öncelikle unutulmuş olan hayal kurma eylemi tekrar canlandı ki sormayın efendiler nasıl bir canlanma... evlilik hayaller ki nasıl hayaller aman ya rabbi!!! hayallerde sırf rıza üzre kurulu lakin yüza bakan harama girdirilen bir kul var karşıda hele ki geride sayısız günahlar!!! ne yapmalı örtmeli mi dürüstçe çıkıp böyle böyle mi demeli... nefsim söylemeyi hiç istemedi söylemedi de bir müddet. çünkü ona hayal kurmayı öyle yasak etmiştim ki bir küçük ışık hızması ile kendinden geçip hülya denizlerinde sörf yapar oldu... derken her daim yaşam gibi ölüme giden ilk adımın atıldığı doğum gibi bu hayallerde ölecekleri hüsrana uğrayacakları günlere giden ilk adımları attı. camii avlularında rabb'i anlatarak geçen saniyeler, göstermeden akıtılan gözyaşları ve hayaller hüsranı. mutluluk her daim insanları farklı bir aleme götürür. oysaki mutluluk bana acı getirdi...mutlu olmayı hak etmeyen nefsime daha bir prangalar vurma isteği getirdi. zira terbiyesi tamamlanmadan kurduğu her hayal beni harama bir adım daha yaklaştırmakta idi.lakin her duamızda rabb'den bizi harama götüren sevgilerden uzak tutması istendi.. aksi takdirde tevbelerin hepsi küçük bir dokunuş ile heba edilebilirdi...
camiilere gittik onunla gezdik kahvaltı ettik hepi topu birkaç görüşme idi lakin bu dahi rabb'im şahit ya gönlümü ısındırdı ona. lakin yalnızca rabb içindi herşey. şaşmamam gereken tek husus buydu! elhamdülillah saptırmadan da kendisini çıkardı rabb'im hayatımdan. zira balın tadına bakan balın kokusunu alır almaz tadına bakmak için can atar.
düşünüyorum da edep ne güzel şeymiş. edebimden bakmadığım yüzünü pek hatırlayamasam da edebimden sevdiğim ahlakı var bir tek aklımda... edepten bakamadığım gözler yerine edeple gülen bir gülüş var hatırımda. lakin gaflet tez vakit yakalasın istiyorum beni. çünkü korkarım ansızın aşktan da aşırı sevgiden de... ben sevginin, odalarda kitlenen insanlara verilmemesi gerektiğini öğrendim. sevgi gönlü odasız duvarsız bir yapı  yapmaktır. bir kabe yapmaktır. yalnız dış duvarları olan ki bu duvarlar düşmana karşıdır. içinde herhes eşit ve çok sevilir. bir tek rabb ve resulu ayrı sevilir ki onlar dahi orada sevilir. rüyalardan üzülsem de farkeyledim ki rabbim sevgimin dağılmasını istemiyor kendimi değerli hissettim. zaten beni pek değerli yaratan  rabb'e verdiğim sevgi eğer bir kula kayacaksa varsın olmasın o sevgi. yalnız kaldıkça üzüldüm üzüldükçe sevindim. öyle bir duyguydu ki bu halen de var inşallah hiç eksilmez, rabb sevdiği kuluna sıkıntı verir ve onun elinden alır ki benden daha çok istesin bana daha çok yakın olsun diye işte bundan dolayı pek sevindim.ve aynı zamanda da dünyaya kandım üzüldüm... velhasılı her durumda da yaslanacak tek rabb'imin olduğunu tekrar gördüm ve onun ipine sımsıkı sarılma yoluna gayretle atıldım...
lakin yürek ne acayip... hemkorkutuyor sevgiliyi hemde korktuğu için ona kızıyor. ey sevgili dediğim geçmiş zaman er kişisi. özür dilerim sevgili pek edepsizce gelir dillere zira pek kirlendi dillerde. ey gönlü pare pare havalandıran er kişi... sağolasın gönlü kıpırtılara soktuğun için lakin bizde sana değil seni vesile kılana sevgi çoktur. sana da minnetimiz çoktur...
selametle....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder